Ahmet SEVEN
Elbette biz bu ülkeyi karşılıksız sevdik. Bayrağını, toprağını, insanını… Yani her şeyini. Bugüne kadar karasevdalısı olarak doğduk, yaşadık ve karasevdalısı olarak öldük. Kimsenin kuşkusu olmasın ki bundan sonrada öyle doğacak, öyle de öleceğiz.
Ondan ayrılırken gözyaşı döktük. Nereye gitsek yanımızda bir avuç toprak götürdük. Dönerken eğildik yere toprağını öptük. Bayrağına yüz sürdük. Gurbette geçen bir ömrün ardın da oğula uşağa vasiyetler yaptık. Aman oğul dedik, şu yaban elde ölürsem eğer, vasiyetimdir beni buralarda koma dedik. Ne yap et beni memleketime götür, cesedimi buralarda bırakma dedik.
Ellerin memleketine kalıcı ve alıcı gözlerle bakmadık. Ömrümüzü yaban ellerde bıraktık belki fakat, ölümüzü bırakmadık. Hasretinden memleket türküleri yakıp söyledik. Onlara tutunduk. Ağladık gizledik, aç kaldık sakladık fakat sevdamızı ne saklayabildik ne de gizleyebildik. Edirne’den Ardahan’a, Samsun’dan Mersin’e hep aynı coşkuyla sevdik.
Bizim sevdamız arıyla çiçek gibidir. Gayemiz bal yapmaktır. Mevlâna gibi gönüllere köprü kurmak, Yunus gibi ; Yaratılmışı yaratandan ötürü sevmektir. Sevgisiz yüreklere muhabbet götürmek, dahası kini öfkeyi bitirmektir.
Şimdi sevgimizi kıskanıyorlar. Ona yaktığımız türküleri çok görüyorlar. Kardeşliğimizi çekemiyorlar. Büyüdükçe kahroluyorlar. Oyunlar kurmaya çalışıyorlar. Yani bu kadar sevmeyin demek istiyorlar. Bu da yetmiyor, biz Mehmed’iz deyişimizden ürküyor, Türk’üz diyerek haykırışımızdan korkuyorlar. Çekemiyorlar, kıskanıyorlar…
Bu korku, bu kıskançlık elbette sadece bu güne ait değildir. Dün vardı, bugünde var. Yarında olacaktır. Bayrak şairi olarak gönüllerimizde taht kuran Arif Nihat Asya bir şiirinde,
“Onlardan kaldı bu toprak!
Bir gezip tozmayalım mı?
Yabanlar kıskanır diye,
Destanda yazmayalım mı?” soruyor ya hani. Tıpkı öyle.
Dedim ya işte, ağlasak gözyaşlarımızı gizlemeyi, aç kalsak saklamayı biliriz de, ölümle de karşı karşıya kalsak vatanımıza olan sevdamızı gizleyip saklamayı beceremeyiz. O anda Ağrı Dağı gibi büyür, Fırat gibi coşarız.
Onlardan kalan bu toprakta elbette kıyamete kadar gezip tozacak, kıskansalar da, çatlasalar da şiirimizi, , destanımızı yazıp türkümüzü söylemeye devam edeceğiz. Sen destanını yaz, ayına yıldızına kurban ol, şarkını söyle. Gerisine aldırma…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder