15 Ağustos 2007 Çarşamba

Bazıları fişlemeyi sever

Ahmet sEVEN

Bazıları etiket yapıştırmayı sever.

Bazıları fişlemeyi.

Ellerinde kalem, dillerinde kelâm.

Ne yapıp etsek de vesselam.

Diyerek fildişi kulelerinde insan avına çıkarlar.

Dinci derler tutmaz, irtica derler tutmaz, değerlerimiz elden gidiyor derler tutmaz…

Basarlar iftirayı.

Kurt sisli havayı severmiş ya.

Ellerinde sis bombası çoktur bunların.

Çekerler pimini sallarlar.

İstikrardan hoşlanmazlar.

Egemenliğin kayıtsız şartsız sahiplerine yüklenirler.

Gözleri tutmadıklarını fişlerler.

Sayı tutarlar kayıt ederler fiş eklerler.

Birbirlerine gelince onları da fişeklerler.

Gruplaşmalara karşıdırlar fakat

En alâsını yapmaktan da geri kalmazlar.

Yıllardır nedir çektiğimiz?

Neymiş? İrticacılar.

Dinciler.

Daha dinci basın.

Başka, yobazlar.

Başka, gericiler.

Evet, başka daha başka, bölücüler.

Ellerinden gelse külli düşman ilan edecekler.

İsimlere bakar mısınız?

İşlerini güçlerini bırakmışlar neyin nelerin peşine düşmüşler.

Kafalarında bir tane olsun memleket adına gelecek projeleri yoktur.

Bütün programları saldırmak üzerinedir. Ellerinden gelse bir kaşık suda boğacaklar sanki. Yağmur yağmasa onlar suçlu, ayakları kayıp düşseler onlar suçlu. Daha he?

Böylede olmaz ki.

Bu kadarı da artık hastalık sınırına giriyor.

Varsa yoksa eleştirmek.

Yapmayın etmeyin.

Kim size bir şey diyor ki.

Kendilerine bu isimleri reva gördüğünüz insanlar bu ülkeye can vermiş, kan dökmüş, hizmet etmiş, çilesini çekmiş insanlardır. Yani halktır, yurttaştır, vatandaştır. Gerçek vatanseverlerdir. Katıksız katışıksız, karşılıksız yurtseverlerdir. Başka sanatkârlardır, köylüdür, üretendir. Hizmetten ve sevgiden başka bilmeyendir. Kendilerine laf gelse bile hoş görendir.

İnsan bu kadar husumet içinde olabilir mi?

Elâlem bize gülüyor.

Ohh çekiyor.

Emellerine ulaşmanın keyfini sürüyor.

Böyle davranıp ta dostu üzüp, düşmanı keyiften çatlatmanın anlamı nedir?

Bu durumda sadece lütfen biraz izan, biraz da insaf diyorum.