12 Ağustos 2007 Pazar

Siz hiç terk edildiniz mi?

Ahmet SEVEN

Çiçekler nasıl ki ayrı ayrı, renkler çeşit çeşitse.

Hepsi de birbirinden farklı görünüp farklı kokuyorlarsa

Mevsimler bölünmüşse dörde.

On ikiden oluşuyorsa toplamı ayların.

Ayrı yeri varsa bizde toprağın denizin.

İşte dostlarda böyledir.

Hepsi eşit değildir.

Gözümüzde eşit olsalar da.

Her biri farklı kokar, ayrı renklerde birer çiçektir.

Kimi ilkbahar, kimi yaz gibidir.

Kimi sonbahar kimisi de kış gibi.

Hangi birini kaldırıp atabilirsiniz hayatınızdan söyler misiniz?

Kışımı, yoksa yazı mı?

Düşünsenize aylardan birisi olmayıversin hayatınızda.

Neler hissetmezsiniz ki.

Dostlarda böyledir işte.

Kimi üşütür insanı, sıcağı hatırlatmak için, Kimi yakar soğuğa hasret bırakmak için.

Hepsinin de bir faydası var aslında.

İnsan çoktur amma, faydasız dost yoktur.

Hani zaman zaman dostlar bizi terk etti deriz.

Biraz düşünsek yanıldığımızı anlayacağız ya.

Kış bizi terk edecek ki bahar gelecek.

Ağustos gitmezse nasıl gelsin Eylül.

Beklemesini bilirsen aldırma o zaman.

Yine açar bahçende kırmızı gül.

Dost yine bizi terk etti diyorsak.

Efkarlanıp bir ah çekiyorsak.

Bilmeli ki dost bizi bir başka dosta bırakarak gitmiştir.

Yoksa hiç dost yalnız bırakır mı dostunu?

Yo dostlara haksızlık etmeye hakkımız yok.

Beklide bizim kendimize haksızlığımız herkesi dost bilişimizdendir.

Ne dersiniz.

Dost insanı terk etmez.

Giderse eğer yine bir başka dosta bırakır da gider.

Sahi siz hiç terk edildiniz mi?

İsterseniz bir de bu yönünden bakalım ne dersiniz?

Hiç yorum yok: